L’Été Indien

Size yine fazlasıyla romantik bir Fransız şarkısını daha çeviriyorum sevgili arkadaşlar.

Şarkının ismi L’Été Indien.

Tam çeviri Hint Yazı.

Ancak tarihi bir yanlışlık sonucu Kolomb'un Amerikaya ayak basıp, kendini Hindistanda zannettiği için gördüğü kızılderililere Hintli demesi sonucu ortaya çıkmış bir terim bu. Doğru çevrisi tabi ki Kızılderili Yazı. Zaten şarkıya geçtiğimizde daha iyi anlaşılacak, olay Hindistanda değil, Kuzey AmArika'da geçiyor.

Gerçek anlamı ise Pastırma Yazı, yani yaz bitip, sonbahara girdikten sonra zaman zaman gelen sürpriz, yaz benzeri bir kaç günlük güzel hava.

Eh, Joe Dassin söyleyince de bir tutam romans atıyoruz miksimize, ve ortaya bu güzel şarkı çıkıyor.

Yine biraz Jelena, biraz Gugıl, biraz kırık Fransızcamla çevirdim. Aslında şarkının Fransızcası çok zor değil ama edebiyatı felaket, o yüzden biraz yorumlama yaptım. Kusurlarım affola.

Biliyorsun,
Hiç o sabahki kadar mutlu olmamıştım,
Biraz bunu andıran bir plajda yürüyorduk beraber,
Sonbahardı,
Ama hava mükemmeldi,
Öyle bir mevsimdi ki,
Sadece Kuzey Amerikada olan,
Oralarda Pastırma Yazı dedikleri,
Ama sadece ikimize ait olan.

Uzun elbisenle, Marie Laurencin'in yaptığı
Bir suluboya resmi andırıyordun,
Ve çok iyi hatırlıyorum sana söylediklerimi,
Bir yıl, bir yüzyıl, bir sonzuzluk önce, o sabah.

Nereye istersen, ne zaman istersen,
Gideceğiz beraber,
Ve seveceğiz birbirimizi yeniden,
Aşk öldüğünde ise hayat,
Yine bir pastırma yazının renkleriyle,
Bu sabah gibi olacak.

Şimdi o sabahtan çok uzaklardayım,
Ama sanki oradaymış gibi seni düşünüyorum,
Neredesin? Ne yapıyorsun?
Ben hala senin için var mıyım?

Kumsala hiç ulaşamayacak bu dalgaya bakıyorum,
Aynı onun gibi, sahile vurup geri gidiyorum, görüyorsun,
Aynı onun gibi sahile yayılıp, senı hatırlıyorum,
Denizin yükseldiğini,
Güneşin ve mutluluğun denize karıştığını,
Bir yıl, bir yüzyıl, bir sonzuzluk önce.

Nereye istersen, ne zaman istersen,
Gideceğiz beraber,
Ve seveceğiz birbirimizi yeniden,
Aşk öldüğünde ise hayat,
Yine bir pastırma yazının renkleriyle,
Bu sabah gibi olacak.

À bientôt..

===========

Tu sais
Je n’ai jamais été aussi heureux que ce matin-là
Nous marchions sur une plage un peu comme celle-ci
C’était l’automne
Un automne où il faisait beau
Une saison qui n’existe que dans le Nord de l’Amérique
Là-bas on l’appelle l’été indien
Mais c’était tout simplement le nôtre

Avec ta robe longue
Tu ressemblais à une aquarelle de Marie Laurencin
Et je me souviens
Je me souviens très bien de ce que je t’ai dit ce matin-là
Il y a un an, y a un siècle, y a une éternité

On ira
Où tu voudras, quand tu voudras
Et on s’aimera encore
Lorsque l’amour sera mort
Toute la vie
Sera pareille à ce matin
Aux couleurs de l’été indien

Aujourd’hui je suis très loin de ce matin d’automne
Mais c’est comme si j’y étais
Je pense à toi
Où es-tu, que fais-tu
Est-ce que j’existe encore pour toi?

Je regarde cette vague qui n’atteindra jamais la dune
Tu vois, comme elle je reviens en arrière
Comme elle je me couche sur le sable et je me souviens
Je me souviens des marées hautes
Du soleil et du bonheur qui passaient sur la mer
Il y a une éternité, un siècle, il y a un an

On ira
Où tu voudras, quand tu voudras
Et on s’aimera encore
Lorsque l’amour sera mort
Toute la vie
Sera pareille à ce matin
Aux couleurs de l’été indien

La-la-la

On ira
Où tu voudras, quand tu voudras
Et on s’aimera encore
Lorsque l’amour sera mort
Toute la vie
Sera pareille à ce matin


Comments

Popular posts from this blog

Bawitdaba

The Best Is Yet To Come

Drift Away