Epitaph

Şundan çok değil, üç sene falan önce dünya yansa umurumda değildi. Elli yaşıma kadar zevk alarak dolu dolu yaşadığım, hayallerimin beni mutlu edecek kadar bir bölümünü gerçekleştirdiğim bir hayatım vardı. O gün ölsem, sorun değil, elden ayaktan düşmüşken yaşayacağım bir on yılı yaşamamış olurdum diye düşünüyordum.

Sonra sevgili kızım geldi.

Böylece dünya yansa umurumda olmaya başladı. Sevgili 🐝Mezzy🐝'nin geleceği en büyük önceliğim oldu. O gün, bu gün, bu akşam içecek iyi bir şarap var mı dan, lan İran'la bir savaş çıkacak mı türü endişelere terfi ettim.

Bu endişelerim basit kuruntular değil sevgili arkadaşlar. Ne yazık ki, etrafta dünyayı yeni bir düzene sokacak, bunun için de kan dökecek yeteri kadar neden ve yeteri kadar manyak, bu manyakların en manyağının elinin altında da dünyadaki tüm hayatı sonlandırmaya yetecek kadar nükleer silah var.

Neyse, amacım bu akşam jeo-politika tartışmak değil. Yukardakileri size halet-i ruhiyemi biraz anlatabilmek için yazdım.

Bir de gecenin şarkısının arka planını hazırlamak, yani suyu ısıtmak için...

Şarkımız King Crimson grubundan. Ta benim doğduğum yıllardan kalma karekterler bunlar. Sizlerle bir başka şarkısını da beraber dinlemiştik. Hafif kafayı sıyırmış, kuku bir grupturlar. En neşeli zamanınızda bir şarkısını dinleyin, anında içiniz kararır. İkinci şarkıdan sonra da etrafta tabanca, bıçak, ip falan olmamasına dikkat edin...

Ancak çok klas müzik yaparlar.

Sizlere bu akşam çalacağım "Epitaph", yani "Kitabe", yani mezar taşındaki yazıtlar bizim memlekette de vakti zamanında çok bilinen bir şarkıydı. Gerçi bu şarkıda kalkıp slow dans edenler olurdu, ama o kadarı da olsun. Elvis'in Why Me Lord'u ile oruç açanları da biliyorum, buna da şükür...

Şarkımıza gelelim. Önce bir çevrisine bakalım, ardından yorumlamaya çalışırız.

Peygamberlerin üzerine yazdığı duvar,
Taşların arasından çatırdıyor,
Ölüm araçlarının üzerinde,
Güneş ışığı göz kamaştırarak parıldıyor,
Her insan ikiye ayrılmışken,
Rüya ve kabuslarıyla,
Kimse [cenazeye] bir çelenk getiremeyecek,
Sessizlik çığlıkları boğarken.

Şaşkınlık benim kitabem olacak,
Kesik, çatlak bir patikada emeklerken,
Eğer becerebilirsek, bir gün oturup, hep beraber güleriz,
Ama korkarım ki yarınlarda ağlıyor olacağız,
Evet, korkarım ki yarınlarda ağlıyor olacağız.

Kaderin [iki] demir kapısı arasında,
Zamanın tohumları ekilmişti,
Ve bunlar da bilen ve bilinenlerin,
Marifetleriyle sulanmıştı,
Bilgi ölümcül bir arkadaştır,
Kimse kural koymadığında,
Gördüğüm kadarıyla İnsanlığın kaderi,
Aptalların eline kalmış.

Şaşkınlık benim kitabem olacak,
Kesik, çatlak bir patikada emeklerken,
Eğer becerebilirsek, bir gün oturup, hep beraber güleriz,
Ama korkarım ki yarınlarda ağlıyor olacağız,
Evet, korkarım ki yarınlarda ağlıyor olacağız.

İlkin sözlerdeki peygamberler (prophets), bizim anladığımız anlamda tanrının elçileri değil, daha ziyade kahinler anlamında kullanılmış. Kelimenin asıl da zaten kehanet, olacakları önceden bilme, konuşma anlamımda - kökeni Yunanca, Pro (önceden), Phetes (konuşan). [Monoteist] Dinsel anlamı daha sonraları yüklenmiş.

Ölüm araçları üzerinde parlayan güneş ışığı kuvvetli kanıma göre silolarının kapakları açılmış - yani güneş ışığına kavuşmuş, fırlatılmaya hazır nükleer füzeler.

Cenazeye kimsenin çelenk getiremeyecek olması, malumunuz, sağ kalan kimsenin olmayacağı anlamında.

Kaderin iki demir kapısı doğu ve batı blokları. Unutmayalım, bu şarkı 1969'da, soğuk savaşın dangadanak ortasında yazılmış. Ekilen tohumlar ise bu bloklaşmanın doğuracağı sonuçlar.

Bilen ve bilinenler, her şeyi bildiğine inanan ve tüm insanların tanıdığı politikacılar.

İşte böyle.

Umarım bu şarkı sadece soğuk savaşın bir kalıntısı olur. Bu yemeği yeniden ısıtırsak, dünyada kimseye faydası olmaz.

Barış ile kalın...

===

The wall on which the prophets wrote
Is cracking at the seams
Upon the instruments of death
The sunlight brightly gleams
When every man is torn apart
With nightmares and with dreams,
Will no one lay the laurel wreath
As silence drowns the screams

Confusion will be my epitaph
As I crawl a cracked and broken path
If we make it we can all sit back and laugh,
But I fear tomorrow I’ll be crying,
Yes I fear tomorrow I’ll be crying

Between the iron gates of fate,
The seeds of time were sown,
And watered by the deeds of those
Who know and who are known;
Knowledge is a deadly friend
When no one sets the rules
The fate of all mankind I see
Is in the hands of fools

Confusion will be my epitaph
As I crawl a cracked and broken path
If we make it we can all sit back and laugh,
But I fear tomorrow I’ll be crying,
Yes I fear tomorrow I’ll be crying


Comments

Popular posts from this blog

Bawitdaba

The Best Is Yet To Come

Drift Away