The Things We Do For Love

Herkese oluyordur eminim sevgili arkadaşlar, zaman zaman kafanızın içinde bir şarkı, bir melodi istemsiz olarak kendini tekrar eder durur. İngilizce'de earworm derler buna, yani kulak solucanı, kulak kurtu. Bir başladımı, durmak bilmez, saatlerce çalar, durur kafanızda.

Bu earworm'ların en güzel örneklerinden biri Star Wars'ın (yapım kronolojisiyle) ilk filmindeki kantin sahnesinde çalan müziktir. Yorumlara bir link koyacağım, isterseniz bir dinleyin. Ancak önemle uyarıyorum, bu melodi saatlerce, belki de günlerce kafanızın içinde çalıp, duracak. Kısacası, sonuçlarından müessesemiz mesuliyet kabul etmeyecektir.

Bu akşamki şarkımız da işte böyle bir earworm, ama sadece benim kulağıma, kafama takılan bir şarkı. Toplum üzerinde aynı etkisi olduğunu düşünmüyorum.

Gelin size öyküsünü anlatayım.

Yıl 2000, milenyum döneli iki ay bile olmamış. Krakow'da Zakopane isimli bir kayak merkezine doğru gidiyorum. Arabayı kullanan ben değilim, o yüzden sağa sola bakınıyor, vakit geçiriyorum. Bir anda ne olduğunu anlamadan dünya etrafımda dönmeye başladı. Dan, dun, arabanın içinde oraya buraya çarpıyorum, bir de o tatsız metalin katlanırken çıkardığı gürültü. Daha önceden çok sayıda trafik kazası geçirmişliğim vardır, ama böylesi ilk defa başıma geliyordu.

Kendimi kaybetmişim. Gözümü açtığımda araba dört tekeri havada, ben de yarasa gibi tavana emniyet kemerinden asılı duruyordum. Kemeri açtığımda yere, yani arabanın tavanına düştüm, sürüne, sürüne camdan çıktım. Ayağa kalkmaya çalıştığımda - içinizi kaldırmayayım - sol bacağımın baldırımdan aşağı serbestçe döndüğünü farkettim. Femur dedikleri kemik parça parça olmuştu.

Uzatmayayım, beni Polonya’da ameliyata alıp, bacağıma demir ve vidalarla bayağı bir işçilik yaptıktan sonra paketleyip, Lozan'a gönderdiler.

İsviçre'de altı kez daha ameliyat oldum sevgili arkadaşlar. Bu ortopedi çok bela bir iş. Hele kırık-çıkık ciddi bir kemikte gerçekleştiyse, insan yıllar boyu çekiyor. En son ameliyatı 2007'de olmuştum, hala yürürken biraz aksarım, siz düşünün...

Ortopedistlerin kullandıkları alet edevat da oldukça farklıdır. Örneğin bir mide ameliyatı olurken doktor hemşirelerden "Neşter", "Lazer" falan ister. Ortopedist bir cerrah ise "Tornavida", "Çekiç", "Mengene", "Kampana"... Aynı bir duvarcı ustasının kullandığı aletler. Buradaki doktorum ikinci ameliyatımı on gün ertelemişti. Nedeni ise Polonya’da taktıkları vidayı sökmek için uygun tornavida bulamayışıydı - gomonist vida tabi. Ta Polonya'dan sipariş etmişti!

Bir kaç yıl ofisimde kahve içememiştim, çünkü kahveyi sopalarla yürürken taşıyamıyordum. Aynı sebeple bütün öğle yemeklerini de Yverdon'da, bir McDonald's'ın drive through'sunda yemiştim. Kaka iş yani...

Neyse. Üçüncü, ya da dördüncü ameliyatımdı. Sabah gözümü açtığımda kafamda bu şarkı çalmaya başlamıştı. Canım oğlum Yumuk'u bir arkadaşa bırakıp, hastaneye gittiğimde, üzerimi değiştirip yatağa uzandığımda, traş, kan tahlili, tansiyon, ateş vs. alırken, ve en son da anestezistin verdiği hapı yutarken hep bu şarkı çalıyordu. Gözümü açtığımda şarkı kaldığı yerden devam etmişti.

İşte böyle. Bu şarkı sadece bir earworm. Sözlerini, anlamını falan derinlemesine, benle ilişkilendirerek okumayın.

Grubumuzun ismi 10cc. Şarkımız ise The Things We Do For Love, yani aşk uğruna yaptıklarımız.

Geceniz güzel olsun ❤️

Çok fazla kırık kalp nehre dökülmüştü
Çok fazla yalnız ruh denizde yüzüyordu
Bahislerini koyar, bedelini ödersin
Aşk uğruna yaptıklarımız, aşk uğruna yaptıklarımız

İletişim, cevabın sorunudur
[Kızın] telefon numarası var, elin telefonda
Hava bozuldu, hatlar kesik
Aşk uğruna yaptıklarımız, aşk uğruna yaptıklarımız

Yağmurda, karda yürür gibi
Gidecek bir yerin olmadığında
Bir parçanın öldüğünü hissederken
Cevaplarını [kızın] gözlerinde ararsın
Sen ayrılacağımızı düşünürken
O, düzelteceğini söyler

Ee, beni [kendine] aşık ettin
Ee, bir yolunu buldun
Ee, beni [düz] duvara tırmandırdın

Yağmurda, karda yürür gibi
Gidecek bir yerin olmadığında
Bir parçanın öldüğünü hissederken
Cevaplarını [kızın] gözlerinde ararsın
Sen ayrılacağımızı düşünürken
O, düzelteceğini söyler

Ee, beni [kendine] aşık ettin
Ee, bir yolunu buldun
Ee, beni [düz] duvara tırmandırdın

Bir tavis elbette ki duruma yardımcı olacaktır
Anlaşmamak üzere anlaşmak ama sadece bir bölümüne
Zaten sonunda her şey bir taviz değil mi?
Aşk uğruna yaptıklarımız, aşk uğruna yaptıklarımız

===

Too many broken hearts have fallen in the river
Too many lonely souls have drifted out to sea
You lay your bets and then you pay the price
The things we do for love, the things we do for love

Communication is the problem to the answer
You’ve got her number and your hand is on the phone
The weather’s turned and all the lines are down
The things we do for love, the things we do for love

Like walking in the rain and the snow
When there’s nowhere to go
And you’re feelin’ like a part of you is dying
And you’re looking for the answer in her eyes
You think you’re gonna break up
Then she says she wants to make up

Ooh you made me love you
Ooh you’ve got a way
Ooh you had me crawling up the wall

Like walking in the rain and the snow
When there’s nowhere to go
And you’re feelin’ like a part of you is dying
And you’re looking for the answer in her eyes
You think you’re gonna break up
Then she says she wants to make up

Ooh you made me love you
Ooh you’ve got a way
Ooh you had me crawling up the wall

A compromise would surely help the situation
Agree to disagree but disagree to part
When after all it’s just a compromise of
The things we do for love, the things we do for love



Comments

Popular posts from this blog

Bawitdaba

The Best Is Yet To Come

Drift Away