MacArthur Park

Geçenlerde boya yaparken bahçede, ilk kattan sonra ikinci katı atmak için boyanın kurumasını bekliyordum. Bu arada da kulaklığı taktım, hafif bir müzik dinleme durumuna geçtim.

Ama beş dakika geçmeden 🐝Mezzy🐝 geldi, kulaklığı iki yana açıp, kafamdan çıkardı, kendi kafasına taktı. Sonra da müziği dinlemeye devam etti.

Şarkı bitince kulaklığı bana geri verdi, sonra da "Very nice, I liked it - Çok güzel, çok beğendim" dedi.

Donna Summer'dan MacArthur Park çalıyordu. "Şarkı bir parkı anlatıyor, aslında bir adam ile bir kadın arasındaki aşkın bitişini..." diye anlatmaya çalıştım ama 🐝Mezzy🐝 aşktan, sevgiden önce "park" sözcüğünü kaptı, "O parkta kaydırak var mı?" diye sordu. Kaydırak derken de İngilizce "Slide" yerine Fransızca "Toboggan" dedi (Eski bi sözcük olmasına rağmen "Toboggan" hafif farklı bir anlamla İngilizcede de vardır, neyse). Toboggan'ı da "Tomma-gan" diye telaffuz eder canım kızım, güldürür beni.

"Bilmiyorum var mı" dedim, "Sen bu parkı gördün, hatırlıyor musun, bir toboggan var mıydı?" diye sordum.

Gerçekten de MacArthur Park'ı bir otobüsün tepesinden görmüştü canım kızım. Los Angeles'ın girişinde, büyük sayılabilecek bir parkdır. Yine içinde bir yerde ismini aldığı Douglas MacArthur'un heykeli, bir su birikintisi, ağaçlar falan, şirin bir yerdir.

"Hayır" dedi.

"Peki şarkıyı beğendin mi?" diye bir kez daha sordum, "Çok beğendim" dedi. Bunun üzerine "Bunu sesi çok güçlü, siyahi bir kadın söylüyor" dedim, YouTube'da, Donna Summer bir konserde söylerken çekilmiş bir videosunu bulup, oynattım.

🐝Mezzy🐝 her nedense "Siyahi Kadın" lafına takıldı. "Baba, ben siyah mıyım?" diye sordu. Annesi gibi, keçi peyniri kadar beyazdır sevgili kızım. "Hayır" dedim.

Bu kez "Peki sen siyah mısın?" diye sordu. "Siyah olmakta hiç bir problem yok canım benim" dedim, "Ama ben de siyah değilim"

Biraz düşündü, aklına yattı. Hala ekrandaki Donna Summer'ı işaret edip, "Ama o siyah" dedi. Biraz endişelendim bu ten rengine takıntıya. Uzun uzun anlatım canım kızıma, renklerin, dillerin, dinlerin farklı olabileceğini, ama özellikle bunların hiç birinin bir insanın iyiliğini, değerini etkilemeyeceğini.

"Bu siyahi kadını görebilir miyiz?" diye sordu 🐝Mezzy🐝'cik.

"Hayır canım kızım, o kadın artık yaşamıyor" dedim. 🐝Mezzy🐝 henüz ölümü anlayamıyor. "Uzağa mı giti?" diye sordu. "Hayır" dedim, "O artık yok, aramızda değil".

"Nasıl?" diye üsteledi.

"Hasta oldu, sonra hastalığı kötüleşti, sonunda yaşamayı bıraktı" dedim.

Canım kızım "Then let's take her to mommy's hospital, doctors will fix her - Annemin hastanesine götürelim o zaman, doktorlar onu tamir eder" dedi. Hastane anlamındaki "Hospital" sözcüğünü "Has-ti-pal", onarmak/düzeltmek anlamındaki "Fix" sözcüğünü de "Fisk" diye söyler canım kızım.

"Artık onun için çok geç" dedimse de, 🐝Mezzy🐝'cik hala bir gün "The Black Lady" 'yi, yani "Siyahi Kadın" 'ı görmeyi umuyor.

Gerçekten de bana sorarsanız Donna Summer, disco müziğinin en tanımlayıcı örneğidir derim. Donna Summer emekli bir orospudur. Şarkılarının hallice bir bölümü de, aklıma hemen gelen bir kaç örnek, "Bad Girls", "She Works Hard For The Money", hadi kibarlık edelim, hayat kadınlarını anlatır.

Bu akşamki şarkımız MacArthur Park ise hüzünlü bir ayrılık öyküsüdür. Donna Summer aslında eski bir şarkıyı cover'lamış. Şarkının orijinal hali çok uyuzdur. Cover, mover anlamam, benim için bu şarkı bir Donna Summer şarkısıdır, nokta. Hele bir de eski disco stili trompetler, trombonlarla dekore edilmiş müzik, ama en önemlisi disco müziğinin olmazsa olmazı Open Hi-Hat, yani davulcunun açılır-kapanır zilinin "pıssst", "pıssst" diye çalması.

Anıtsal bir şarkıdır bu sevgili arkadaşlar.

Bu şarkının dünyaca meşhur, ölümsüz repliği ise yağmurda dışarda bırakılan pasta. Nedir, niyedir, her kafadan bir ses çıkıyor. Ben yorumu size bırakıyorum.

Durum böyle.

Mutlulukla kalın ❤️

Bahar bizi asla beklemiyordu sevgilim
Hep bizden bir adım öndeydi
Biz dansımızı yaparken

MacArthur Parkı karanlıkta eriyor
Bütün tatlı yeşil krema aşağı akıyor
Birileri pastayı dışarda, yağmurun altında bırakmış
Zannetmiyorum, artık onu alamam
Çünkü fırınlamak çok vakit almıştı
Ve tarifini bir daha asla bulamam
Hayır

Sarı pamuk elbiseyi anımsıyorum
Bir dalga gibi kabarıyor
Dizlerinin altındaki toprağın üzerinde
Kuşlar, ellerinde zarif birer bebek gibi
Ve yaşlı adam ağaçların kenarında Çin daması oynuyor

MacArthur Parkı karanlıkta eriyor
Bütün tatlı yeşil krema aşağı akıyor
Birileri pastayı dışarda, yağmurun altında bırakmış
Zannetmiyorum, artık onu alamam
Çünkü fırınlamak çok vakit almıştı
Ve tarifini bir daha asla bulamam
Hayır

MacArthur Parkı karanlıkta eriyor
Bütün tatlı yeşil krema aşağı akıyor
Birileri pastamı dışarda, yağmurun altında bırakmış
Zannetmiyorum, artık onu alamam
Çünkü fırınlamak çok vakit almıştı
Ve tarifini bir daha asla bulamam
Hayır

===

Spring was never waiting for us, dear
It ran one step ahead
As we followed in the dance

MacArthur’s Park is melting in the dark
All the sweet, green icing flowing down
Someone left the cake out in the rain
I don’t think that I can take it
‘Cause it took so long to bake it
And I’ll never have that recipe again
Oh, no

I recall the yellow cotton dress
Foaming like a wave
On the ground beneath your knees
The birds, like tender babies in your hands
And the old men playing Chinese checkers by the trees

MacArthur’s Park is melting in the dark
All the sweet, green icing flowing down
Someone left the cake out in the rain
I don’t think that I can take it
‘Cause it took so long to bake it
And I’ll never have that recipe again
Oh, no

MacArthur’s Park is melting in the dark
All the sweet, green icing flowing down
Someone left my cake out in the rain
And I don’t think that I can take it
‘Cause it took so long to bake it
And I’ll never have that recipe again
Oh, no, oh



Comments

Popular posts from this blog

Bawitdaba

The Best Is Yet To Come

Drift Away