Red Sector A

Sizlere bu akşam bir Rush şarkısı daha çalayım sevgili arkadaşlar. Hatırlayabileceğimiz üzere grubun (ve bence dünyanın en iyi) davulcusu ve söz yazarı Neil Peart öldüğünde bİr kaç Rush şarkısı dinlemiştik beraber. Şimdiki şarkımız ise grubun (en sevdiğim) Grace Under Preasure albümünün hit ve tema şarkısı. Şarkının ismi Red Sector A, Kennedy Uzay Üssü'nün içinde bir roket fırlatma rampası. Ama şarkının içeriği ile uzaktan, yakından bir ilgisi yok. Zaten şarkının içinde de hiç geçmiyor.

Bu şarkıyı anlamak için bu kez grubun vokalisti ve basçısı Geddy Lee'ye biraz bakmamız gerekecek.

Geddy bir Yahudi. Annesi ve babası aslen Polonyalı. İkinci Dünya Savaşı başladığında Nazilerin Anti-Semitist rutininden geçmişler. Yani önce insanların aç, bakımsız yaşadıkları geto'lara hapsedilmişler, sonra da Auschwitz kampına gönderilmişler. Bu kampa girip, hayatını kaybetmeden çıkan çok az Yahudi olmuş sevgili arkadaşlar. O yüzden Geddy'nin anne ve babası gerçekten çok şanslılarmış, her ikisi de bu dehşet yerde hayatta kalmayı başarabilmişler. Sonrasında baba Dachau, anne de Bergen-Belsen kamplarına gönderilmişler.

Sonra hem baba, hem de anne kurtarılmış. Baba, anneyi aramış, bulmuş ve evlenmişler. Kanada'ya göçmüşler, sonrasında da Geddy dünyaya gelmiş. Baba genç yaştayken ölünce, Geddy'yi ve kardeşlerini annesi büyütmüş.

Asıl ismi Gary olan Geddy, bu ismini annesinin Gary'yi ağır bir aksanla söylemesinden dolayı almış. Yeri gelmişken Geddy sözcüğünü "Cedi" şeklinde söyleyen, "Cigabayt" ekolünden bazıları var, "Cedi" değil, "Ged-di". Annesinin her ne kadar ağır bir aksanı olursa olsun, Gary'ye "Cari" demediği muhakkak. Neyse...

Bu akşamki şarkımızın temeli de işte bir gün Geddy, annesine kurtulduğunda neler hissettiğini sorduğunda atılmış. Annesi ona inanamadığını, korktuğunu anlatmış. Neil de şarkının sözlerini herhangi bir kişi yada bir kampa bağlamadan genelleştirip, yazmış. Müzik de Geddy'nin kendisinin. Böylece de ortaya bu güzelim şarkı çıkmış.

Holocaust hakkında çok sayıda kitap okumuş, yukarda adı geçen üç kamptan da ikisini gezmiş biri olarak bu olan bitenin dehşetine çok yabancı olmadığımı söyleyebilirim sevgili arkadaşlar. Yolunuz düşerse, özellikle Auschwitz'i ziyaret edin. Kapıdan girerken ülkenizi, dininizi, renginizi dışarda bırakıp, sadece insanlığınızı yanınıza alın. Orada olan biten bence Hiroşima'dan, Nagazaki'den, hatta savaşın tümünden daha ciddi.

İşte böyle.

Gelelim şarkımıza.

Yapabileceğimiz tek şey yaşamaya çalışmak
Yapabileceğimiz tek şey hayatta kalmak

Yapabileceğimiz tek şey yaşamaya çalışmak
Yapabileceğimiz tek şey hayatta kalmak

Karman çorman gri renkli karman çorman çizgiler
İskeletleri kaldırıp atarlar
Bağıran muhafızlar ve dumanları tüten silahlar
Şanssızları biçecekler

Parmaklarım kanayıncaya kadar dikenli teli sıkıca kavradım
Hiç bir zaman iyileşmeyecek bir yara, hiç bir zaman hissetmeyecek bir kalp
Umarak, bu dehşetin biteceğini
Umarak yarın[larda] özgürlüğümüze kavuşacağımızı

Hastalıktan [başlayıp] delirmeye [geldik]
Duadan [başlayıp] küfretmeye [geldik]
Günler, haftalar, aylar geçer
Açlığı hissetmez, ağlamak için bile çok zayıf

Hapisane kapısından silah sesleri duydum
Kurtarıcılar mı geldi, umutlanayım mı, korkayım mı?
Babam ve kardeşim için artık çok geç
Ama annemin dik durması için yardım etmeliyim

Hayatta bıraktıkları son insanlar bizler miyiz?
Yaşayan son insanlar bizler miyiz?

Hayatta bıraktıkları son insanlar bizler miyiz?
Yaşayan son insanlar bizler miyiz?

Hapisane kapısından silah sesleri duydum
Kurtarıcılar mı geldi, umutlanayım mı, korkayım mı?
Babam ve kardeşim için artık çok geç
Ama annemin dik durması için yardım etmeliyim

Hayatta bıraktıkları son insanlar bizler miyiz?
Yaşayan son insanlar bizler miyiz?

Hayatta bıraktıkları son insanlar bizler miyiz?
Yaşayan son insanlar bizler miyiz?

===

All that we can do is just survive
All that we can do to help ourselves is stay alive

All that we can do is just survive
All that we can do to help ourselves is stay alive

Ragged lines of ragged grey
Skeletons, they shuffle away
Shouting guards and smoking guns
Will cut down the unlucky ones

I clutch the wire fence until my fingers bleed
A wound that will not heal, a heart that cannot feel
Hoping that the horror will recede
Hoping that tomorrow, we’ll all be freed

Sickness to insanity
Prayer to profanity
Days and weeks and months go by
Don’t feel the hunger, too weak to cry

I hear the sound of gunfire at the prison gate
Are the liberators here, do I hope or do I fear?
For my father and my brother, it’s too late
But I must help my mother stand up straight

Are we the last ones left alive?
Are we the only human beings to survive?

Are we the last ones left alive?
Are we the only human beings to survive?

I hear the sound of gunfire at the prison gate
Are the liberators here, do I hope or do I fear?
For my father and my brother, it’s too late
But I must help my mother stand up straight

Are we the last ones left alive?
Are we the only human beings to survive?

Are we the last ones left alive?
Are we the only human beings to survive?








Comments

Popular posts from this blog

Bawitdaba

The Best Is Yet To Come

Drift Away