Posts

Showing posts from October, 2019

Celu Noc Te Sanjam

Image
Geçenlerde size bir Riblja Čorba şarkısı paylaşmıştım, arayı soğutmadan bu anadan doğma rock müziği dehasından bir şarkı daha paylaşmak istedim. 1970 ve 80'lerde Yugoslavya'ya rock müzik aşısı yapmış bu mükemmel sanatçının sayısız güzel şarkısı var sevgili arkadaşlar. Bana sorarsanız bir Deep Purple, bir Eric Clapton'dan tek farkı Sırpça söylemesi, yoksa rock hall of fame'de bunların yanında, hatta üstünde yer alacak sanat, duygu ve müziği var bu yaşlı adamın. Eski Yugoslavya kadar müziğe tutkun çok az yer gördüm sevgili arkadaşlar. Çoğumuz bilmese de öyle güzel rock söyleyen gruplar var ki, onları dinlememek büyük birer kayıp - bence tabi. Ekaterina Velika, Van Gogh, Bijelo Dugme, Party Breakers, Vlado Georgiev aklıma ilk gelenler. Georgiev kitap tanımıyla tam rock söylüyor sayılmayabilir, çok fazla latin ezgileri kullanıyor, ama bence 'sıkıntı' yok. Party Breakers'ı yalnız sonsuza dek affetmeyeceğim. Müzikleri çpk güzel olsa da Yugoslavya'nın yarısını,

Ostani đubre do kraja

Image
Sevgili arkadaşlar, sevgili kızım, karım ve karımın ailesiyle mükemmel bir Sırp akşamı geçirdim. Gecemize bir şişe Prokupac şarabı ile başladık, sonra da kayınpederimin sevgili kızımın doğduğu yıl olan 2015'de yapıp, şişelediği bir şarapla devam ettik. Gecemiz Sırp olunca sizlere bir Sırp şarkısı çalayım istedim. Sırbistan’a ilk 2005 yılımda gelmiştim. Adetimidir, ilk geldiğim her ülkede yerel müziğe bir kulak kabartırım. Sırbistan bu hususta beklediğimden çok fazlasını vermişti. Bu güzel ülkede en az ülke kadar güzel o kadar farklı müzikler vardı ki, oyuncakçı dükkanında babasının hangisini istiyorsan alalım dediği bir çocuk gibi olmuştum. Biraz müzik ve sinema ile ilgilenenlerinizin bileceği Bijelo Dugme ve Goran Bregović'i bir kenara bırakırsak, bir isim bu rock müzik bolluğunda beni aldı götürdü. Riblja Čorba! "Riblja" "Balık" demek. Sırpça'daki "Č" 'nin bizdeki "Ç" gibi okunduğunu düşünürseniz, "Čorba" 'nın &quo

The Best Is Yet To Come

Image
Sadık bir jazz dinleyicisi sayılmam sevgili arkadaşlar. İsmini bildiğim sadece bir kaç şarkı bulunur. Ancak zaman zaman bir jazz havam gelir, o zaman da oturup, saatlerce çatır çatır jazz dinlerim. Bazen bir Dizzy Gillespie, bazen bir Louis Armstrong, bazen de bir Ella Fitzgerald albümü bulurum, sonra da bırakırım çalsın. Bu akşam da öyle bir havamdayım. Laf olsun diye söylemiyorum, gerçekten mükemmel bir şarabım var, yanına da bir Frankie koyayım istedim. Şarkımızı aslen Frank Sinatra yazmamış ama dünya onu Sinatra ile tanır. Hattızatında, mezar taşında bu şarkının ismi yazılıdır, "The Best Is Yet To Come", yani "Henüz En Güzeli Gelmedi". Gerçi şarap ile jazz arasında fazla bir bağlantı yok, bourbon falan olsaydı, belki. Hadi bunu da Frankie’nin İtalyan köklerine bağlayalım, iyi şaraptan anlar onlar 🍷 Bu şarkının bende ikincil bir anısı vardır. Star Trek evreninin Deep Space Nine dizisinde hologram şarkıcı Vic Fontaine ve Kaptan Benjamin Sisko bu şarkıyı zorlu bir

Blowing In The Wind

Image
Söyüyleyecek çok şey var da, artık yoruldum. Anlayana sivrisinek saz, anlamayanı da Namık Kemal'e havale ediyorum. Şarkımız Bob Dylan'dan. Cevap burnunun dibinde diyor... Benzeri paylaşımları https://bulentinheybesi.blogspot.com/ adresindeki blog’umda bulabilirsiniz. Bir insanın başına kaç kere iş gelmeli ki, Ona adam oldun diyebilesin, Bir beyaz kuğu kaç deniz aşmalı ki, [Sahilde] kumda uyuyabilsin, Evet, top gülleleri kaç kere uçmalı ki, Sonsuza dek yasaklansınlar, Cavabı sevgili arkadaşım, rüzgarda uçuşuyor, Cavabı rüzgarda uçuşuyor, Evet, bir dağ kaç yıl boyunca bekleyebilir ki, Denize ulaşabilsin, Evet, bazı insanlar kaç yıl boyunca.varolabilir ki, Özgür olmalarına izin berilsin, Evet, bir insan kaç kere başını çevirebilir, Ve görmemiş gibi davranabilir, Cavabı sevgili arkadaşım, rüzgarda uçuşuyor, Cevabı rüzgarda uçuşuyor, Evet, bir insan kaç kere yukarı bakmalı ki, Gökyüzünü görebilsin, Evet,bir insanın kaç kulağı olmalı ki, İnsanların ağladığını duyabilsin, Evet, daha k

Jawbreaker

Image
Sevgili arkadaşlar, öncelikle daha fazla okumadan biraz dikkat. Çok hassas olanlarınız için devamımda hafif ahlaka mugayir şeyler var, hoşlaşmıyorsanız okumayı burada bırakın derim. Okumayı bırakmadıysanız devam edelim... Şarkımız Judas Priest'den, ismi Jawbreaker. Defenders of the Faith albümünün ikinci şarkısı. Bu albümleri en iyilerinden biridir. Zevkle dinlerim. Jawbreaker, sözcük anlamı ile çene kırıcı demektir, ancak mecazen telaffuzu zor kelimeler anlamına gelir. Örneğin 'proprietary' kelimesi benim için bir jawbreaker'dır, hala doğru düzgün telaffuz edemem. Ne var ki jawbreaker şarkımızda mecazi değil, sözcük anlamıyla kullanılmış. Judas Priest, diğer tüm Brit topluluklar gibi anlaşılması zor şarkı sözleri yazar. Bu şarkıyı da her yere çekmek mümkündür. Ancak naçizane düşüncem, şarkımız hayal gücüne fazla yer bırakmayacak şekilde oral seksi anlatmaktadır 🥴 Tanıyanlarınız bilecektir, gurubun solisti Rob Halford ibnedir. Kimsenin ibneliği prensipte beni alakadar