Posts

Showing posts from October, 2018

Got To Give It Up

Image
Philomena banyo yapmak için odaya girdiğinde bir rahibe ile aynı çalışma evinde kalan başka bir kadının bağırmasını duydu. "Niye ben yapacakmışım? Git zencinin anasına söyle, o yapsın bu aşağılık işi!' Philomena ilk defa oğluna zenci anlamına gelen ve onur kırıcı bir sözcük olan "nigger" dendiğini duymuştu. Banyoya girmeden önce çimenlerin üzerinde duran ve içlerinde evlilik dışı doğmuş çocukların olduğu beşiklere yaklaşıp, çocukları inceleyen çiftler dikkatini çekmişti. Bu çiftlerden biri içinde oğlu Philip'in olduğu beşiğin yanında durmuş, kadın ve kocası çocuğa uzun uzun ve dikkatli bir biçimde bakmaya başlamıştı. Philomena yanındaki arkadaşına dönüp sordu: "Ne istiyor bunlar benim Philip'imden?" Arkadaşı gülüp cevap verdi. "Bunlar evlat edinecek bir çocuk arıyorlar, aptal. Dua et de senin çocuğunu alsınlar. Bu cehennemden kurtulmanın tek yolu bu." Hayat Philomena için bu çalışma evi dedikleri yerde gerçekten bir cehennem gibiydi. Kendi

Moonchild

Image
Rory Gallagher İrlandalı bir müzisyen. İrlanda'dan çok iyi rock'cı çıkar bana sorarsanız. Gary Moore, Phil Lynott, çok isterseniz U2, Cranberries falan hep Irish'tirler. Rory Gallagher için müzisyen dediysem gerçek bir müzisyen. Bilmem kaç müzik aletini çalabilen, eline geçen gitarların, orasını, burasını değiştirip özgün, kafasına uyan bir hale getiren biri. Meraklısı bilir, rock çalan gitaristlerin çoğu ya da çoğunlukla Fender marka Stratocaster isimli bir gitar modelini tercih ederler. Rivayete göre İrlanda'daki ilk 'Sunburst' dedikleri, kenarları koyu kahverengi, içe doğru rengi açılan tip bir Stratocaster'ı Gallagher çalmış. Jim Connolly isimli benim tanımadığım ama ünlü olduğu söylenen bir İrlanda'lı gitarist 1961 yılında Fender'dan vişne kırmızısı bir Stratocaster sipariş etmiş. Fender da ona yanlışlıkla bu Sunburst modeli göndermiş. Gitar içine sinmeyince Connolly 1963'te bu gitarı ikinci el olarak satılığa çıkarmış ve Gallagher da bunu y

The Memory Remains

Image
Metallica istedi mi çok güzel müzik yapar sevgili arkadaşlar. Ama sırf para gelsin diye o kadar zırva şarkı da yazmışlardır ki, denk gelirseniz öldürür insanı. Bu akşam, bence tabi, güzellerinden bir tane var programımızda. Şarkımız Hollywood'da şan ve şöhreti bulduktan sonra unutulan bir yıldızın öyküsü. Kahramanımız, bana sorarsanız bir film yıldızı. Şarkıda geçen ve birazdan anlatacağım "Fade to Black" teriminin bir sinema efekti olması bana bu izlenimi verdi. Ama şarkının bir yerinde "Orkestra benim şarkımı çalıyor" da diyor, bir ses sanatçısı da olabilir. Hayal güçleri her şarkıyı bir esrar şarkısına döndüren müptezel keşler bu şarkıyı da geleneği bozmayarak narkotik bir şarkı şeklinde etiketlemişler. Artık bunları dikkate almıyorum. Ama bir iki farklı yorum okudum ki, size anlatmadan edemeyeceğim. İlki, şarkının Axl Rose için yazıldığı. Malumunuz Guns N' Roses da Metallica gibi Los Angeles'lı bir grup ve rivayete göre de Mr, Metallica James Hetfiel

L'oiseau et l'enfant

Image
Off, bu gerçekten kanırttı... Şarkımız 1977 Eurovision'ın galibi, mükemmel de bir şarkı ama, Fransız sanatı had safhada, insanın beynini acıtıyor yorumlarken. Bana bıraksalar "Toi mon étoile qui tisses ma ronde viens allumer mon soleil noir" 'i "Vücudumdaki kıvrımları örten yıldızımsın, gel, kara güneşimi aydınlat" falan diye çevirirdim, sonra da hop, çocuklar da okuyor bunu diye kızardınız bana 😛. Garip Jelena'nın da bir dolu başını ağrıttım ama herhalde işe yarar bir şeyler çıktı. Demek ki kırık Fransızcam daha buralara yetmiyor. Ne yapalım, çalışmaya devam 😛 Ancak şarkı hem müzik, hem de - artık malumumuz, söz olarak on numara! Geceniz güzel olsun ❤️ Kuş ve Çocuk Gözleri ışıldayan bir çocuk gibi, Kuşların uçup gittiğini gören, Yeryüzünün üzerimde uçan mavi kuş gibi, Dünyayı, bu güzel dünyayı gören. Güzel, dalgaların üzerinde dans eden tekne, Hayat, sevgi ve rüzgarla sarhoş, Güzel, doğan dalgaların şarkısı, Beyaz kumlara terkedilen. Beyaz, masum, oza

Without You

Image
Geçenlerde sevgili karımla beraber bir akşam yemeği hazırladık, ben de bir şarap açtım. Jelena pek şarap içmese de beraber yerken bir kadeh de olsa alır benim kalbim kırılmasın diye. Ben de onun kadehine şarabını doldurdum, çin çin yapacağız, şarabını şöyle bir kokladı ve "Nereden bu şarap?" diye sordu. Sonra da benim cevabımı bile beklemeden, "Bordeaux, değil mi?" diye devam etti. Anlamadım, "Niye sordun?" dedim. "Bıktık yahu, yok mu başka bir şey?" dedi. Eh, emir demiri keser, süpermarkete gidip, Bordeaux olmayan bir kaç şarap aldım. Geçen akşam Katalunya,dan bir şarap denedik. Çok iyi şaraptı. Yarın da yemeğe misafirimiz var, bu kez Valencia'dan başka bir şarap açacağız, bu akşam onu bir QA yapayım dedim. Şarap flying colors! Tempranillo diye çok çok tipik İspanyol orijinli bir üzümden yapılma. Bir çok İspanyol şarabında bulunur. Son bir kaç senede içtiğim göreceli olarak az sayılabilecek İspanyol şaraplarının çoğunda da Tempranillo vardı

Come Back To Me

Image
Bir Uriah Heep daha yapalım, hızımızı almışken. Bu seferki bir ballad, ama me ballad! Orhan baba halt etmiş, böyle içlisini yazamazdı. Hakan hatırlattı sağolsun, çok dinlemiştik beraber, çay, sigara, bira, vesaire. Fallen Angel'dan, 1979 falan gibi... Geri dön bana diyor. Hafta sonunuz güzel olsun ❤️🍷🎸🎶 Yine yalnız, yine kendimi yalnız hissediyorum, Etrafımdaki bu boşlukla, saklayamıyorum işte, Gözünde canlandır beni, kırık bir kalple, Yüzümden aşağı dökülen gözyaşlarıma bak. Elimdeki her şey gitmişti, Her şey gitmiş, Benim olduğunu zannettiğim her şey, Ama yalnızlığım hala benle kalmış. Geri dön bana, Bir kere daha deneyemez miyiz? Geri dön bana. Zaman geçtiğimde başka bir aşk bulacağım, biliyorum, Ama sen hep orada olacaksın, Aklımın bir köşesinde, Aşkın gücü, Böyle acıları da getirir beraberinde, Seni seviyorum, seni seviyorum, o kadar. Yine yalnız, yine o kadar yalnızım, Aklımda başka hiç bir şey yok, sadece sen, Görmüyor musun, Hayatımı ne hale getirdiğini, Ne yapabilirim,

Sympathy

Image
Yıl herhalde 1980 falandı. Aklımda doğru kaldıysa Ankara'da, Goralı Pasajında ikinci el plak satan bir amcadan Uriah Heep'in Firefly albümünü almıştım. Bir de Fallen Angel. Türk baskısı, kullanılmaktan canları çıkmış plaklardı. Zaten o zamanlar sıfır kilometre orijinal baskı plak alacak param da, plağı bulabileceğim mağaza da yoktu. Uriah Heep Charles Dickens'ın David Copperfield kitabındaki kötü kahramanın ismi. Gurup da 1969'da, yani ben üç yaşındayken kurulmuş, halen de çalıyorlar. Elli yıla yakın, siz hesap edin. Şarkımızın da bulunduğu Firefly ise 1977'den. Uriah Heep, benim gerçek anlamda rock müzik yaptığını düşündüğüm bir kaç sayılı gruptan biridir sevgili arkadaşlar. Yakın zamanın gitar dominant, mekanik sesli rock şarkıların aksine, bol bol klavye ile Marshall ampliye takılı bir Strat beni alır, kendi Neverland'ime götürür. İşte böyle. Çok çok sevdiğim bir kaç başka şarkıları vardır ama bu akşam için 38 sene önce içime işlemiş, o gün, bu gün de orada k